Çiçek Pasajı’nı gürültülü mü buluyorsun? Balıkpazarı’na açılan yan kapıdan çıkarsın, Kalyoncu Kulluğu’na götüren geniş yola vurmaz,kardeşlerin sergisini sağına alıp hemen saparsın, Lefter’in Meyhanesi’ne giden sokağa, Lefter’e varmadan, sol kolda tam köşede… Gişe camından içeri bakarsın önce… Mösyö Lambo, içerde mi, değil mi? Bu saatler ölü saatlerdir, bulunmayabilir de… Ya Rum asıllı karısının topuğunu çaktıracaktır, ya da caddeye çıkıp kızının “Burda” dergisini soracaktır… Ya da, eksiklerini tamamlayacaktır, Karakolun oradaki Bayi’den.
Eğer içerdeyse, işlerini yavaştan yavaştan yoluna koyacaktır, bankonun gerisinde, oturduğu ya da dikildiği yerden… Eğer tüm ıvır zıvır işlerin üstesinden geldiyse bizim meyhaneci Lambo, tam Mösyö Lambo’dur artık. Kulağının arkasındaki kalemi almıştır eline, yıllardır bitmeyen, kendisinin de bitmeyeceğini iyi bildiği Yunanca – Rusça sözlüğün “B” harfine sözcükler arayacaktır. Çoğu zaman da bir sözcüğün ardına takılıp Moskova’nın, ya da Petersburg’un yolunu tutacak, bir sosyete barında votkasını çekecektir.
Oysa “yudumlayacaktır” diyecektim. Bu sözü acemi yazarlarımız, öylesine yersiz yerlerde kullandılar ki, kalemim varmadı yazmaya. Çaryanlısı sayın Lambo için yudumlamak, asaletineyakışan bir deyim oldu.
Lambo’nun bilmediği, bilemeyeceği hiçbir bilimdalı yoktur yeryüzünde. Teknikte de çok ileridir, elinden bir kaçan kurtulur. Bira şişelerinin ağızlarımı kırık?.. Bos şişeleri toplayan kişi, kapıya dayanınca,geri mi çevirsin kırıkları? Haftada yedişer, sekizer şişeden ayda, yılda şu kadar lira içeri mi gitsin? Bırakın içeri gittiğini, kapıdan yüzüne karşı bu şişeler geri çevrilecek de Mösyö Lambo buna boyun eğecek bilim adına, teknik adına? Önce bu onarımı olanaksız şişelerden biri gözden çıkarılıp tunç havanda dövülüp kına gibi un edilecektir. Marangoz tutkalıyla konserve kutusunda gaz ocağının üstünde tenha saatlerde kaynatılacak, bu macunla geri kalan kırık şişelerin ağızları, burunları onarılacaktır. Ne kadar mı dayanacak? Boş şişelerin toplanma gününün akşamına kadar dayansın yeter!
Mösyö Lambo’nun önemli işlerinden biri de kaliteli şarap şişelerini, Mürefte’den getirttiği açık şarapla doldurup ağızlarını teknik kurallara uygun biçim mumlayıp mühürlemektir. Daha da önemlisi pahalı şarapları enjektörle çekip yerine gene enjektörle ucuzunu aktarmak! Pekiii iyisini kime satacak, diyeceksin? Satmaz efendim, neden satsın! Onu da familyasıyla, kendi içecektir, sayılı günlerde! Yortularda, Noel’lerde, yıl dönümlerinde… Her şey para için değildir ki… Mösyö Lambo da bilir aristokratlar gibi yaşamasını!
Eli çok yatkındır enjektör kullanmaya doğrusu! Eğer Çar orduları kızıllara yenilmemiş olsaydı bu enjektörü Mösyö Lambo Çarın zampara subaylarını sıradan No. Salvarsan’dan geçirmek için kullanacaktı! Felek Mösyö Lambo’ya yar olmadı işte! 1917’den önce çiçeği burnunda tıp öğrencisi olduğunu kendisi açıklar iki tek atınca övünerek, Vatandaş savaşında, Vrangel Ordusunun bir subayı olarak kılıç taşıdığı da gene bu tür şişinmeleri arasındadır.
Yunancayı böyle Elenikasına kadar nasıl öğrendiğine gelince… Mösyö Lambo’nun bildiği, Yunanca değil, Rumcadır. Birçok şeyi karısı gençliğinde ona belletirken, kendi dilini öğretmeyi ilk plana almayı unutmamıştır. Rumcayı kadınsı konuşması, takma dişlerinden değil, sırf karısının ağzından kapma olduğundandır.
Çar aristokrasisinin Türkiye’de bile sürüp gittiğine kendisinin de inanması için Fransızcasını hiçbir zaman boşlamamıştır. Bu bakımdan, şiire ”düşkünlüğü” de bir zorunluluktur artık. İki bardaklık kredimizi üçe dörde çıkarabilmek için bildiğimiz iki buçuk Fransızcayla hal hatır sormayı başlamamamız gerekir, nazik günlerde: “Mösyö Lambo! Comment ailez vous?” “Je me porte, tres bienne! Et vous?”
Bu kadarı yeter Mösyö Lambo’ya! Kurtlarını dökmüş, 1915’lerin, Moskova’sına gidip gelmiştir, hemen o anda. Orhan Veli’nin kendi eliyle bankonun üzerinde yazdığı, gene kendi eliyle astığı şiir hâlâ camekândadır. Ayrıca da Mösyö Lambo’ya adanmıştır:
Canan ki Degüstasyon’a gelmez,
Balıkpazarı’na hiç gelmez!
Bu şiirle ilk kez karşılaşmışım gibi yüksek sesle okumam Mösyö Lambo’yu mutlaka onöre edecektir. Servise, başlayabiliriz bu vesileyle. Başlamak için de sayın Lambo’ya sordurmak, “Ne alırsınız?” dedirtmekten mutlaka kaçınmanız gerekir. Yüzünüze en saygın gülümsemeyi iliştirerek soracaksınız:
“Bir bardak şarap rica edebilir miyim, Mösyö Lambo?”
“Nasıl şarap Trakya şarabı mı olsun!”
“Evet Mösyö Lambo, Trakya şarabı olsun!”
Sanki başka şarap varmış gibi. İki gün önce bir lastik boruyla hemen oracıkta musluktan takviye görmüş, böylece vaftiz edilip Mürefte şarabının adı Trakya şarabına dönüştürülmüştür. Doluca şişeşindeki de aynı şaraptır, Kavaklıdere şişesindeki şarap da… Etiketlenmesi, mumlanması Lambo’dan!
Rifat Ilgaz Yokuş Yukarı
Dünden Bugüne İstanbul Ansiklopedisi
Bizans döneminden bir gravürde Kadırga ve Langa