Çiçek Pasajı’nı gürültülü mü buluyorsun? Balıkpazarı’na açılan yan kapıdan çıkarsın, Kalyoncu Kulluğu’na götüren geniş yola vurmaz,kardeşlerin sergisini sağına alıp hemen saparsın, Lefter’in Meyhanesi’ne giden sokağa, Lefter’e varmadan, sol kolda tam köşede… Gişe camından içeri bakarsın önce… Mösyö Lambo, içerde mi, değil mi? Bu saatler ölü saatlerdir, bulunmayabilir de… Ya Rum asıllı karısının topuğunu çaktıracaktır, ya da caddeye çıkıp kızının “Burda” dergisini soracaktır… Ya da, eksiklerini tamamlayacaktır, Karakolun oradaki Bayi’den.
19. yüzyılın sonunda İstanbul’un en ünlü balozlarından biri. Reşad Ekrem Koçu‘ya göre, haşarat yatağı balozların en berbatıdır: “İstanbul’da ayak takımının, esafil ve erazilin, uygunsuz hayta güruhunun gittiği, edep ve haya kaygusu olmadan, hatta rezilane cümbüş ve muhabbetlerle içip eğlendiği, ara sokakların küçük, izbemsi pis meyhaneleri” diye anlatır. Adı gibi bela bir yerdir. Kanlı kabadayı Bıçakçı Petri sürekli uğrar.