Tavukpazarı, vaktiyle bir eğlence yeriydi. Saraç Hanı Meyhanesi, tam karşısında bulunan Diyarbekir Kıraathanesi ile birlikte bölgede bir çekim merkezi yaratmıştı. İçi gayet genişti, etrafa Enez küpleri ve fıçılar yerleştirilmişti. Rutubeti saklamak için akşam sabah ödağacı ve amber yakılırdı. Meyhanenin sahibi Rum barba Hacı Bey, başına aziziye kalıplı fes, sırtına önü daima ilikli bir redingot giyerdi. Tespih, kehribar ağızlıklı, kordonlu altın saat ona çok yaraşırdı. Müdavimlerle görüş alışverişinde bulunmaktan, bilhassa edebiyat bahislerinden hoşlanırdı. Dükkânın patronu değil, bir sakini gibi hareket eder, meyhaneyi garsonları idare ederdi. Akşamüstü kerahet vakti geldi mi bir masa başına geçer, içer, keyif çatardı.
Kaybolan Tarih; Saraç Hanı Meyhanesi
Saraç Hanı Meyhanesi İstanbul Çarşıkapı’da Tavukpazarı mevkiinde bulunan tarihi hanın meşhur selâtin meyhanesi.
Meyhanenin belli başlı müdavimleri şunlardı: Şair Mehmet Celal, Azizim namıyla maruf Arif Bey, şair Deli Rıfkı. Bir de gayet parlak zekâya malik Fazıl Reşit vardı. Gazetelere hicviyeler yazardı. Umumi Harp’te, Şeyhülislam Kapısı karşısında ve sokakta arzuhalcilik etti. Daha önceleri Hersekli Ârif Bey, Celal Paşa, Muallim Naci, İranlı Remzi Baba, Müstecabizade İsmet, Şair Eşref, Andelip, Nuri Şeyda gibi meşhur şairler Saraç Hanı’nın demirbaşlarıydı. Hatta bu zevatın sefa esnasında söyledikleri beyitleri Hacı Bey duvara yazar veya eser sahiplerine bizzat yazdırırdı. Şair Deli Hikmet Bey burası için Karagün Meyhanesi derdi.
Reşad Ekrem Koçu Eski İstanbul’da Meyhaneler ve Meyhane Köçekleri / Sermet Muhtar Alus Masal Olanlar
Rakı ansiklopedisinden alıntıdır.
(Visited 294 times, 1 visits today)