19. yüzyılın sonunda İstanbul’un en ünlü balozlarından biri. Reşad Ekrem Koçu‘ya göre, haşarat yatağı balozların en berbatıdır: “İstanbul’da ayak takımının, esafil ve erazilin, uygunsuz hayta güruhunun gittiği, edep ve haya kaygusu olmadan, hatta rezilane cümbüş ve muhabbetlerle içip eğlendiği, ara sokakların küçük, izbemsi pis meyhaneleri” diye anlatır. Adı gibi bela bir yerdir. Kanlı kabadayı Bıçakçı Petri sürekli uğrar.
Madam Bela bir batakhane yosmasıdır. Uyruğu bilinmez. Meyhanede sâki olarak çalışır. Sakızlı ve Midillili Rum çocuklarla kapatma yaşamı sürer. Bütün yaşamıyla aykırı bir kadındır. Bu yüzden kimileri ona Madam Başbelası adını verir. Müşterilerin çoğu gelgeç gemici tayfası, ucuza talim eden tulumbacılardır. Meyhanenin bir de avanaklara fora kapısı vardır. Bela, dalkavuklarıyla da ünlüdür. Şarap parasını çıkarmak için bir şair yamağı gördü mü hemen yamanırlar, yapmadıkları yağcılık kalmaz. Yaşlı kokonaları Haliç‘te güneşin batışına benzetirler. Kafalarında iki tilki kol gezer: Nasip ve ikram!
Ünlü baloz yaşamını, Bela bir cinayete karışıncaya dek sürdürür. Olaydan sonra meyhane kapatılır, Bela da sınır dışı edilir.
Rakı Ansiklopedisinden alıntıdır.